s

Bir gecede hayatı değişti! Aylarca komada kaldı: Yaşamaz, her şeye hazır olun dediler

Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr - Selcen Kankul (30), Mersin doğumlu. İnönü Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon mezunu. Şu anda da aktif olarak Mersin’de Aile Bakanlığına bağlı bir kuruluşta fizyoterapist olarak görev yapıyor. Çocukluk döneminde yaşadığı ve hayatını değiştiren o süreci bugün ailesinin anlattıklarıyla hatırlıyor Selcen. Çünkü zorlu, hareketli ve hastanelerle dolu hikayesi henüz 6 aylıkken başladı. 6'ncı aya kadar tamamen sağlıklı bir bebek olan Selcen, ailesiyle birlikte babasının işi nedeniyle Türkmenistan’da yaşıyordu. Oraya gidişlerinden sadece 20 gün sonra hayatları çok farklı bir yöne döndü. Her şey, bir akşam ailesinin Selcen’in yüzünün sol tarafında bir kayma fark etmesiyle başladı. Giysi giydirilirken sol kol ve bacağının hiç kas gücü olmadığını, tamamen hareketsiz olduğunu fark ettiler. Apar topar doktora götürdüler ama oradaki doktorlar ‘grip’ deyip Selcen'i eve geri gönderdi. Meğer o anda Selcen havale geçiriyormuş ve sol tarafı tamamen felç olmuş.

Selcen Kankulhalk arasında beyin felci olarak da bilinen serebral palsi hastalığına henüz 6 aylıkken yakalandı. Sonsuz azmi ve hem ailesinin hem de fizyoterapistinin desteğiyle hayata sıkı sıkı sarıldı ve fizyoterapist olma hayalini gerçekleştirdi. Kankul farkındalık yönündeki eksikliklerin de sonucu olarak serebral palsili bir birey olduğunu üniversite çağında öğrenebilmiş. Şimdi fizyoterapistliğin yanında serebral palsi hakkında farkındalık yaratma mücadelesi de veriyor.

‘ÇAPA’DA 1 AY BOYUNCA KOMADA KALMIŞIM’

"Ateşim düşmeyince ve sol tarafımda hala can olmayınca beni Türkiye’ye getirmeye çalışmışlar, fakat o dönem her gün uçak olmadığı için iki gün beklemek zorunda kalmışlar"diyen Selcen, “Türkiye’ye geldiğimizde ise artık komadaymışım. İstanbul Çapa’da bir ay komada kalmışım. Doktorlar aileme ‘Her şeye hazırlıklı olun’ demiş. En iyi ihtimalle yüzde 90 engelli kalabileceğimi söylemişler. Gözümü açıp tepki verdiğimde bile, doktorların ‘Size öyle gelmiştir’ dediğini anlatırlar. Hastaneden çıkar çıkmaz hayatımıza sevgili fizyoterapistim, Uzm. Fzt. Feride Bilir girmiş. Ben her zaman söylerim, o benim süper kahramanım, idolüm. Kaç yaşına kadar fizik tedavi gördüğümü bile tam hatırlamıyorum ama kendimi bildim bileli bu mesleğin içinde büyüdüm” şeklinde konuştu.

Alıntı Metni

Tedavi sürecinde beni en çok etkileyen şeyin, küçük yaşta gittiği o seanslara hep mutlu gitmesi olduğunu dile getiren Selcen, “Birçok tedavi yöntemi denendi ama hepsini hatırlamıyorum, hatırladığım tek şey, fizyoterapistim Feride Hocamın bana kendimi güvende ve değerli hissettirmesiydi. O, çocuklarla nasıl bağ kuracağını çok iyi bilen, iletişimi güçlü bir fizyoterapistti. Öyle özel bir bağ kurmuşuz ki yıllar sonra kendisini bulup yeniden ulaştım ve hâlâ görüşüyoruz. Kendisi benim kahramanım. Bugün de onun izinden gitmeye çalışıyorum. Ailem bu süreçte benim en büyük destekçimdi. Yaşadığımız yerde fizyoterapist olmadığı için belirli aralıklarla Türkiye’ye geliyorduk. Fizyoterapistim hareketleri aileme öğretiyor, ben de onları evde annemle babamla yapıyordum. Bir anlamda benim ilk fizyoterapistlerim aslında ailemdi. Yoğun, sabır isteyen bir süreçti ama onların emeği, inancı ve sevgisi olmasa bugün burada olamazdım” ifadelerine yer verdi.

Yahudi tarikatı Lev Tahor 'yine' yakalandı: Sayısız çocuk istismarı vakasına rağmen

Selcen Kankul ve Uzm. Fzt. Feride Bilir

‘ÇOCUKLUĞUM ÇOK ZOR GEÇTİ’

‘Bugün çocuklarla çalışıyorum ama itiraf etmeliyim ki çocuklar bazen çok acımasız olabiliyor’ diyen Selcen, “Ben de çocukken bunu fazlasıyla yaşadım. Farklı olduğumu hissediyordum, akranlarım benimle oynamıyor, aralarına almıyor, hatta alay ediyorlardı. Okul zamanı geldiğinde sırf gitmemek için aileme binbir bahane uyduruyordum. Ne olduğumu tam bilmiyordum ama ‘farklı’ olduğumu çok iyi biliyordum. Kısacası çocukluğum zordu, hem de çok zordu” dedi ve ekledi:

“Konuşmalarımda ve sunumlarımda hep şunu söylerim. ‘Ailem olmasaydı bugün bu aşamada olamazdım.’ Ama bir gerçek daha var. Ben maalesef çocukluğumu tam anlamıyla yaşayamadım. Ailem tedaviye o kadar yoğunlaşmıştı ki bazen benim sadece bir çocuk olduğumu unutabiliyorlardı. Abim dışarıda oynarken ben ‘Aman bir şey olmasın’ korkusuyla evde kalmak zorunda kalıyordum. İçimde ukde kalan tek şey belki de buydu. Yine de ailemin emeği ve sevgisi olmasaydı bugünlere gelmem mümkün değildi. Çalıştığım ailelerde de bazen aynı durumu görüyorum. Aşırı korumacı olmak, iyi niyetli olsa bile çocuğun bağımsızlığını engelleyebiliyor. Çünkü unutulmamalı. Aşırı korumacılık çocuğun bağımsız yaşam becerilerini sınırlamak demektir. Ve kendisine fırsat verilmeyen bir çocuğun öğrenme fırsatı da olmaz.”

EMEKLİ MAAŞI ZAMMI 2026 OCAK ENFLASYON FARKI: SSK ve Bağkur en düşük emekli maaşı ne kadar olacak? Bu sene emekli maaş zam oranı yüzde kaç olur?


‘BOŞA OKUYOR, YAPAMAZ GİBİ CÜMLELERİ ÇOK DUYDUM’

Fizyoterapist olma isteğinin ilkokul yıllarına dayandığını söyleyen Selcen, “O dönemlerde benim hiç arkadaşım yoktu. Ben arkadaş olmak istiyordum ama konuşma bozukluğum ve fiziksel durumum nedeniyle kimse beni aralarına almak istemiyordu. ‘Fizyoterapist’ kelimesinin anlamını o yaşlarda bilmiyordum ama bir kahramanım vardı ve o bana gerçekten iyi geliyordu. Hiç arkadaşım olmadığı için kendime şunu söyledim: Benim arkadaşım olmadı ama ben onun gibi olursam, benim gibi farklı çocukların arkadaşı olurum. Bu düşünceyle fizyoterapist olmaya karar verdim” bilgisini paylaştı.

Üniversite yıllarının kendisi için en zor dönemlerden biri olduğuna dikkat çeken Selcen, “Hayatım boyunca pek çok ön yargıyla karşılaştım ama belki de en ağır olanları tam da hayalime en yaklaştığım dönemde yaşadım. Çocukluğumdan beri tek hayalim fizyoterapist olmaktı. Fakat üniversitede öyle önyargılı insanlar vardı ki, bir ara bu bölümü bırakmayı bile düşündüm. ‘Boşa okuyor, yapamaz, konuşmasını kimse anlamaz’ gibi cümleleri duydukça derslerin ağırlığından çok bu sözlerin ağırlığını taşıyordum. Ama bir gün kendime şunu söyledim: ‘Onlar kim ki? Ben kimse için hayalimden vazgeçmem.’ Kendim için okuyacak, bitirecek ve fizyoterapist olacaktım. Ve öyle de yaptım. Tüm zorluklara rağmen bu süreç beni daha da güçlendirdi” ifadelerine yer verdi.

‘BEN DE BİR ZAMANLAR FİZİK TEDAVİ ODASININ KÜÇÜK ÇOCUĞUYDUM’

‘Çocuklarla çalışmaya yönelmemin temel motivasyonu aslında yaşadığım akran zorbalığından geliyor’ diyen Selcen, “Benim çocukluğumda arkadaşım yoktu ve bu beni çok yalnız hissettirdi. Bu yüzden kendime ‘Ben bir kahraman olacağım, hiçbir çocuk benim yaşadığımı yaşamasın, hiçbir çocuk arkadaşsız kalmasın’ dedim. Bir de çocukları çok seviyorum, o ayrı bir motivasyon. Ben de bir zamanlar fizik tedavi odasının küçük bir çocuğuydum. Aynı masalara çıktım, aynı yollardan yürüdüm. Bugün onların karşısında bir fizyoterapist olarak değil, kader arkadaşı olarak duruyorum. Her adımlarında hissediyorum, her çabalarında kendimi görüyorum. Belki de bu yüzden yaptığımız her küçük ilerleme benim için bir mucize. Onların yanında olmak, bir zamanlar küçük halime sarılmak gibi” dedi ve ekledi:

Alıntı Metni


‘ŞU ANDA HEM ENGELLİ HEM DE KİMSESİ OLMAYAN ÇOCUKLARLA ÇALIŞIYORUM’

‘Kendi yaşam hikâyemin de danışan ailelere ilham verdiğini hissediyorum’ diyen Selcen, “Daha doğrusu geri dönüşler bu yönde. Benim çocukluk dönemimde ailemin önünde takip edebileceği bir örnek yoktu, bu yüzden süreç onlar için çok daha zordu. Belki de bu nedenle bugün ailelerle iletişim kurarken çok daha dikkatli, çok daha duyarlı olmaya özen gösteriyorum. Her sevgi dolu sözleri, her umut cümleleri hem onları güçlendiriyor hem de benim içimdeki o küçük Selcen’i mutlu ediyor” şeklinde konuştu.

En büyük motivasyonunun çocuklar olduğunu söyleyen Selcen, “Şu an kimsesizler yurdunda çalışıyorum, hem engelli bireylerle hem de kimsesi olmayan çocuklarla bir aradayım. Bu deneyim bana, ileride maddi imkânlarım el verdiğinde herkesin kolaylıkla ulaşabileceği, sadece belli bir gruba değil tüm ailelere açık, çocuklara özel bir merkez kurma hayali verdi. Büyük olmak zorunda değil; önemli olan sıcak, ulaşılabilir ve gerçekten fayda sağlayan bir yer olması. Aynı zamanda daha fazla insana ulaşmak, daha büyük konuşmalar ve farkındalıklar yapmak istiyorum. Çünkü her anlatılan hikâye, her dokunduğum aile aslında yeni bir umut kapısı açıyor. İlerleyen yıllarda hem kendi merkezimi kurarak hem de daha geniş kitlelere seslenerek çok daha fazla çocuğa ve aileye umut olmak istiyorum” dedi ve sözlerini şöyle noktaladı:

Alıntı Metni
Özay Şendir yazdı: Altın Dinamit operasyonu ve sorular

Haber Yorumları

Henüz Yorum Yapılmamış.

Sende Yorum yap

Son dakika haberler

En güncel ve en doğru, tarafsız haberin merkezi.