s

Çocukluk travması I. Dünya Savaşını mı tetikledi? Doktoruna duyduğu öfke Avrupayı savaşa sürükledi

Derleyen: Betül Yasemin Kökbek / Milliyet.com.tr - Birinci Dünya Savaşı’na giden sürecin en kritik ve tartışmalı figürlerinden biri olan Almanya İmparatoru II. Wilhelm, 1888 yılında tahta çıktığında Avrupa’nın en güçlü monarşilerinden birinin başındaydı. Ancak aynaya baktığında gördüğü şey, kudretli bir imparatordan ziyade doğumdan gelen sakatlığı bastırılmış öfkesi ve kırılgan ruh haliyle ömrü boyunca mücadele etmiş bir adamdı. Onun doğumundan kaynaklanan sakatlığı hayatını öylesine kontrol ediyordu ki bugün tarihçiler, Birinci Dünya Savaşı’na giden yolda yalnızca silahların, ittifakların ve diplomatik krizlerin değil, bir imparatorun sağlık sorunlarının ve psikolojik kırılganlığının da belirleyici rol oynadığını söylüyor. Tarihçilerin bu tartışması ise bakışların II.Wilhelm'e yeniden çevrilmesine sebep oldu. Almanya'nın son imparatoru olan II. Wilhelm neler yaşadı dahası yaşadıkları tarihin seyrini nasıl değiştirdi?


BEDENSEL ENGELİ SARAYDA GİZLENİYORDU

İmparator II. Wilhelm, 27 Ocak 1859'da Almanya'nın Potsdam şehrinde, Prusya Prensi Frederick Wilhelm ve Kraliçe Victoria'nın en büyük kızı Prenses Victoria'nın oğlu olarak dünyaya geldi. Geleceğin hükümdarı II. Wilhelm kraliçenin ilk doğan torunuydu ve ona gerçekten düşkündü. Onun dünyaya geleceğini dört gözle bekleyen aile üyeleri travmatik bir doğum yaşanacağını akıllarından bile geçirmemişti. II.Wilhem dünyaya gelirken annesinin karnında ters pozisyonda durduğu ve o yıllarda normal doğumdan başka bir doğum yöntemi olmadığı için doktor, Wilhelm'i annesinin karnından hızlı bir şekilde çekmiş ve sol koluna kalıcı hasar vermişti. Hayata gözlerini açtığı ilk günden son anına kadar sakat kalan kolu günlük işlerini yerine getirirken sürekli ona zorluk çıkarıyoracaktı.Bedensel engeli, saray yaşamında sürekli gizlenmeye çalışılsa da bu durum, onun kişiliğinde derin izler bıraktı. Annesinin o büyürken sakatlığını gizlemesi için verdiği çaba zaman zaman psikolojisini alt üst etmiş, bu durum doktoru da tıpkı annesi gibi İngiliz olduğu için İngilizlere karşı bir ön yargı geliştirmesine neden olmuştu. Gençliği boyunca askeri üniformalara olan takıntısı, agresif jestleri ve sert hitabeti, birçok tarihçiye göre fiziksel eksikliğini telafi etme çabasının bir yansıması olarak yorumlandı. Wilhelm, gücünü göstermek zorundaydı önce kendisine sonra da tüm dünyaya; o bu şekilde düşünüyordu.

Alıntı Metni


Onun yaşamıyla ilgili yazılmış arşiv belgelerinde II. Wilhelm’in ani ruh hali değişimleri yaşadığı, zaman zaman paranoya ve büyüklük sanrıları sergilediği görülüyordu. Diplomatik yazışmalarında sık sık tehditkâr bir dil kullanıyor ve peşinden geri adım atıyordu. Bu tutarsızlık, Almanya’nın dış politikasını da öngörülemez hale getirmişti.

Alıntı Metni

Uzmanlara göre, Wilhelm’in özellikle İngiltere’ye karşı duyduğu derin rekabet ve kıskançlık, sadece siyasi değil, kişisel bir meseleydi. İngiliz Kraliyet ailesiyle akraba olmasına rağmen, kendisini sürekli aşağılanmış hissediyor, bu duyguyu denizlerdeki silahlanma yarışına dönüştürüyordu. Almanya’nın donanma hamleleri, Avrupa’daki gerilimi her geçen yıl biraz daha artırıyordu.Danışmanları ve generalleri, Wilhelm’in öfke patlamaları ve ani kararları karşısında çoğu zaman sessiz kalmayı tercih ediyordu ancak bu sessizlik, 1914 yazında geri dönülmez bir sürece dönüştü.


TARİHSEL ANALİZLER BEDENSEL ENGELİNE DİKKAT ÇEKİYOR

Avusturya-Macaristan Veliahtı Franz Ferdinand’ın Saraybosna’da öldürülmesinin ardından Wilhelm’in verdiği 'koşulsuz destek' sözü, diplomasinin son kırıntılarını da süpürdü. Tarihçiler, bu kararın ardında soğukkanlı bir stratejiden çok, kriz anlarında kontrolünü kaybeden bir lider profili olduğunu vurguluyor. Elbette Birinci Dünya Savaşı’nı tek başına II. Wilhelm başlattığını söylemek doğru değildi. Ancak yıllar sonra yapılan tarihsel analizler, savaşın fitilini ateşleyen kararların, sağlıklı bir dengeyle değil; bedensel eksiklik, bastırılmış öfke ve psikolojik kırılganlıkla şekillenmiş bir liderin dünyaya bakışıyla alındığını gösteriyordu. Özellikle İngiliz'lere karşı yaptığı hamlelerin tamamının altında doktorunun bir İngiliz olmasının yattığı düşünülüyor.

SÜRGÜNDE HAYATINI KAYBETTİ

Halk ayaklanmaları ve donanmadaki isyana göre I. Dünya Savaşı sırasında II. Wilhelm'in savaş suçlusu olarak cezalandırması istendi. Birinci Dünya Savaşı’nın Almanya için yenilgiyle sonuçlanmasının ve 9 Kasım 1918’de Berlin’de cumhuriyetin ilan edilmesinin ardından Wilhelm ordunun ve siyasi elitlerin desteğini kaybetti. Tahttan çekilmek zorunda kalan imparator, can güvenliğinden endişe edilmesi ve savaş suçlusu olarak yargılanma ihtimali nedeniyle Almanya’yı terk etti, Hollanda’ya sığındı ve orada sürgün hayatı yaşamaya başladı. 4 Haziran 1941 tarihinde ise Hollanda’nın Doorn kentinde, sürgünde yaşadığı malikanede 82 yaşında hayatını kaybetti.

II. Wilhelm'in kolundaki güçsüzlük ve doğumuyla gelen sakatlığı uzmanların yorumlarına göre I. Dünya Savaşı'nın nedenleri arasındaydı. Onun diplomasiden uzakta verdiği kararının milyonlarca insanın hayatına mal olan bir zincirin ilk halkası olduğu düşünülüyor.

Haber Yorumları

Henüz Yorum Yapılmamış.

Sende Yorum yap

Son Dakika

>
>
>
>

Tüm Haberler

Son dakika haberler

En güncel ve en doğru, tarafsız haberin merkezi.