Var mısınız yüzleşmeye?
6222 sayılı yasa çıktı çıkalı, herkes nalıncı keseri gibi bundan faydalanmaya çalıştı. Kimi taraftarın karşısına bir öcü olarak çıkardı, canı yanan bu kanunun yaptırımlarından kaçmak için arkadan dolandı, bazen de gözler boyandı.
Ancak vatandaş, sadece şike süreçlerinde bu kanunun adını duydu. Ama 6222, diğer adıyla Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun, öyle bir içimize işledi ki... Keşke herkes bununla ilintili olan haklarını arayabilse... Keşke bu yasanın yaptırımlarının ruhunu kavrayabilse...
Merak etmeyin, burada uzun uzun kanun maddelerini sıralayarak vaktinizi almak istemem. Ama işleyişteki çarpıklıkları da bilin isterim.
Hem de sadece bir konuda... Elektronik bilet uygulamasında...
Malum, elektronik biletin en büyük amacı neydi? Stada girenlerin kimliklerini bir havuza kaydetmek... Neden? Olası bir olay durumunda, oturduğu koltuğa kadar belirlemek. İşlediği fiili delillendirebilmek... Peki bu taraftar kart, elektronik kart adını ne koyarsanız koyun, paralı mı? Sözde bedava... Neymiş, yıllık olarak e-bilet kullanım bedeli kesiliyormuş.
Ancak birçok kez arkasına sığındığımız 6222 sayılı yasanın yönetmeliğinde, kulüplerin yetki ve sorumluluklarında der ki, "spor müsabakalarına kişilerin adlarına düzenlenen elektronik kart ile girişlerini gerçekleştirmek ve bu amaçla kurulacak sistemlerin giderlerini karşılamak"...
Taraftardan alınan para ne oluyor öyleyse... Taraftar için kart bedava, kullanım parayla... Yersen!
Aynı "kredi kartından komisyon alınmaz" masalı gibi... Takside kredi kartını çıkarıyorsun, hizmet bedeli, aracını muayeneye götürdüğünde kart veriyorsun, hizmet bedeli!
Bugün birçok maçta tribünlerde 3-5 bin kişi var. Pazar günü evinde oturan, kendi kentinde yapılacak maça gitmek isteyen, ama kartı bulunmayan, sadece elektronik bilet için kaydolması yetmiyor. 250 ile 800 lira arasında bir bedel ödemek durumunda kalıyor. Zorunda mıyım? Zorundasın kardeşim. Ya ödersin ya da vazgeçersin.
Ondan sonra da, taraftar gelmiyor diye şikayet et, gelecek olanı da pişman et.
Bitti mi? Bitmez tabii ki...
Bir de blok kapama ve ceza alma durumu var. Ailenle gitmişsin, tribünün yarısı küfür ediyor (Bunu da nasıl ölçüyorlarsa) ama sen etmesen de eşinle-çocuğunla bir sonraki maç için yasaklı duruma düşüyorsun. "Ben küfür etmedim" diyebileceğin bir makam yok. Hak arayamıyorsun. "Yasak kardeşim" mantığıyla, kombinen var ama bir sonraki maçtan mahrum kalıyorsun.
Sana ceza verenler, senin "savunmanı" aldı mı peki? Hani hukukçuların beylik bir sözü vardır, "Savunma hakkı kutsaldır." Mahkemede bile hakim sanığın son sözünü sorar. Sana soran oldu mu?
Stat içine yerleştirilen kameralar neye yarıyor? Stada girerken kimliğin belli, fotoğrafın belli, oturduğun koltuk belli... Ama küfür eden, cümbür cemaat... Suçun şahsiliği ilkesini yerle bir eden "keyfi" bir yapılanma ya da "keyifsiz" bir uygulama...
Taraftar kime gitsin? "Kadıyı kadıya şikayet" misali...
Nitekim bu konuda Kamu Denetçiliği Kurumu'nun çeşitli tavsiye kararları bulunsa da, bu durum Türkiye Futbol Federasyonu'nun bir kulağından girip öbür kulağından çıkmaktadır.
Ombudsman'ın kararları arasında bir alıntı olarak konulan bir cümle var ki, tam da bugüne özel söylenmiş gibidir:
"Adalet yalnızca tecelli etmemeli; aynı zamanda tecelli ettiği görülmelidir."
Nerdeee...
Categories: Var mısınız yüzleşmeye?
Sende Yorum yap