Toprağa dokunmadan büyüyen bir nesil olur mu? Bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var: Bugün o toprakta yürüyen gençler, yarın bu ülkenin geleceğini daha da sağlamlaştıracak. Afyonkarahisar’da Vali Kübra Güran Yiğitbaşı’nın öncülüğünde gençlerle birlikte yapılan haşhaş hasadından söz etmek istiyorum… Sıradan bir protokol programı değildi bu. Eller çamura değiyor, alınlar terli, kalpler sahici. Gençler ilk kez bir ürünün nasıl yetiştiğini görüyor. Yemeden önce emek veriyor. Bu çok kıymetli.
Daha önceki yazılarımda yükseköğretimde doktora eğitiminin kritikliğine işaret etmiş, doktora mezunlarının sadece üniversitelerde öğretim üyesi ihtiyacını karşılamak için değil, ayrıca işgücü piyasasında ar-ge kültürünün ve nihayetinde ülkenin rekabet gücünün artırılmasında oldukça kritik olduğuna değinmiştim. Bu nedenle de doktora meselesini bir memleket meselesi olarak değerlendirdim. Yazılarda ülkemizde doktora mezun sayısının bırakın diğer alanlara katkısını, üniversitelerin öğretim üyesi ihtiyacını karşılamaktan dahi uzak olduğunu, bu nedenle doktora eğitiminin iyileştirilmesi ve bu amaçla çok-boyutlu adımlar atmanın önemine vurguda bulunarak konunun aciliyetine dikkat çekmiştim.
Kostüm deyip geçmeyin, bir filmin başarılı olmasında çok etkili.
Çağımızın en ölümcül hastalığı olmasına rağmen gelişen tıp sayesinde yakalandıkları kanseri atlatanlar da var...
Tıp fakültesinin genç öğrencilerine, yarının doktorlarına tavsiyelerimizdir...
Hazırlık maçlarında skor tabelasına pek takılmam. Bu tip maçlar teknik adamlar için büyük şanstır. Örneğin, ideal 11’i bulmanın yolu da hazırlık maçlarından geçer! Artı, yeniler ve eskiler bu tip maçlarda uyum sağlarlar.
Netanyahu, rüşvet ve kamu malını zimmetine geçirmek suçlarından alacağı en fazla 10 yıllık hapis cezasından kurtarmak için, her şeyden önce ülkesini ateşe attı; Yahudiliğin adını mahvetti. Başlattığı savaşın nasıl biteceği belli olmadığı için şimdi, Filistin ve Lübnan ve İran’dan sonra Suriye’yi o savaşın içine çekiyor. Amerika ne kadar ona “Suriye’den uzak dur!” dediyse de, o, bu mümkün değil. Netanyahu’nun uğursuz vücudunu hapishane hücresinden kurtarması için savaşın sürmesi, hatta genişlemesi, ölen masum insan sayısının artması gerek.
Mitinglere hız kesmeden devam eden CHP kurumsal olarak tam anlamıyla teyakkuzda...Ama bu ülke değil, kendi iç meselelerinden kaynaklı, ağırlıkla da Ekrem İmamoğlu odaklı daha çok…CHP hep kişiler ve onlara bağlı hesaplar üzerine konuşmaktan, iç çekişmelerden, ana muhalefet partisi olarak tek ses halinde ülke sorunlarına, sokağın, vatandaşın sıkıntılarına çözüm üretmek ya da umut olmak noktasına gelemiyor bir türlü. Bu bağlamda parti içerisinden sadece İmamoğlu odaklı sürdürülen politikanın yanlışlığına dönük “Tamam İmamoğlu meselesi çok önemli ama ülkeye, topluma daha başka şeyler de söylememiz gerekir” gibisinden tepkiler de geliyor nitekim. Bugünün meselesi olmasa da yerel seçimlerden itibaren CHP’nin hiç gündemden düşürmediği Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda ise kafalar hepten karışmış durumda...Partisi tarafından Cumhurbaşkanlığı adaylığı deklare edilmiş İmamoğlu’nun diploma sorunu ve hakkındaki yargılamalardan siyasi yasaklı olma olasılığı nedeniyle...Dolayısıyla ortada ismi açıklanmış bir aday var ama diğer yanda da da o olmazsa, olamazsa, kim olur ya da olmalı tartışmaları, polemiği sürüyor bir yandan da...