İsrail Ordusu’nun Gazze’deki soykırımına yeni sayfalar eklemeye başladığı gün, TCG Kınalıada korveti, Libya’nın Trablus Limanı’ndaki ziyaretinin ardından Bingazi Limanı’na yanaştı.
Bugün Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu ile birlikte sınır hattında Iğdır’da olacağız. Hem bölge ticareti hem de dünya ticareti için önemli olan bir temel atma törenine katılacağız. Bölgede ticareti artıracak Zengezur Koridoru’nda tarihi adım atılıyor. Kars-Iğdır-Aralık-Dilucu Demir Yolu Hattı’nın yapımına başlanıyor. Bu yeni demir yolu hattı Zengezur Koridoru’nun önemli bir parçası olacak. Asya’dan Avrupa’ya dünya ticaretinin en önemli güzergahlarından olan Orta Koridor’un kapasitesinin artırılmasına katkı sağlayacak hatla ilgili olarak Ulaştırma Bakanı Uraloğlu, “Zengezur Koridoru’nun işlerlik kazanmasıyla birlikte Pekin’den Londra’ya kadar uzanan doğu-batı hattı daha verimli işleyecek” diyor. Bakan Uraloğlu’nun verdiği bilgiye göre yeni demir yolu hattının faydaları şöyle olacak:
Moda dünyasının önde gelen kuruluşlarının bir araya geldiği defilelerin ardından gerçekleşen gala davetinin konukları arasında Hakan Elyaban, Hülya Yiğitalp, Cemil İpekçi ve Emine Sılan da vardı.
Bugün bir belediyeden beklentimiz ne? Yol, kaldırım, altyapı, otopark… Evet, hepsi ihtiyaç, gerekli. Ama gençlere hayal kurduracak alanlar da bir ihtiyaç. Selçuklu’da tam da bu yapılıyor: Sporcu Seçme ve Yetiştirme Merkezi ile Güzel Sanatlar Lisesi.
Gelişmekte olan ülkelerde yarının işgücüne fırsat sunmanın yolu, hangi firmaların istihdam yarattığını, nerede konumlandığını ve neden öne çıktığını doğru okumaktan geçiyor. Bugün araştırmalar bize iş dünyasında “kimlerin” geleceğe damga vuracağını gösteren önemli ipuçları sunuyor. Gelişmekte olan ekonomilerde yarının iş gücüne fırsat yaratmak için firmaların kim olduğunu, nerede ve neden öne çıktığını anlamak kritik önem taşıyor. Dünya Bankası, Uluslararası Finans Kurumu’bub “Which Firms Create More and Better Jobs?” başlıklı raporu bu sorulara ışık tutuyor. Temmuz 2025’te yayımlanan bu çalışma, gelişmekte olan ülkelerde iş yaratım dinamiklerini mikro veri düzeyinde irdeleyerek beş temel tema etrafında bulgular sunuyor.
Oasis turnesi tam gaz devam ediyor. Live 25 adındaki turne Britanya adasını terk etti, 24 Ağustos’ta Kanada’da Toronto’dan Kuzey Amerika’ya yayılacak. Bu turne hemen her yerde haber oluyor çünkü bu köşede de daha önce bahsettiğimiz gibi muhtemelen pop tarihinin en büyük hasılatlı turnesi ünvanını alacak ve bu alanda rakipsiz olarak görülen Taylor Swift’i bile geride bırakacak.
Asya ülkelerini ziyaret ettiğimizde dikkatimizi çeken ayrıntılardan biri de gittiğimiz her yerde öğrencilerle karşılaşıyor olmamızdı. Çin, Japonya ve Güney Kore’de ülkenin neresine giderseniz gidin tarihi, turistik ya da endüstriyel bölgelerde ziyaretçilerin en az üçte biri öğrenciydi. Büyük bir çoğunluğu da ilk ve orta dereceli okul öğrencileriydi.
Sakatlar ve istirahatliler, tam da Avrupa kapılarına dayandığımız gün, Beşiktaş’ta karavanadan da düştüler, esame listesinden de! Ole Gunnar Solskjaer, elinden geldiğince takımdan verim almaya çalışıyor…
Ama yok… Beşiktaş her gün ters yönde ilerlemeye (!) çalışıyor. Olmuyor tabii… Sahadaki oyuncular, güç halle korka korka kramponlarıyla sahaya çıkıyor. Yıllardan beri Beşiktaş kadrosundaki oyuncular, sonu gelmez sakatlık sorunlarıyla boğuşuyor. Bu durumun bilim insanlarınca da şaşkınlıkla kayıt altına alındığı biliniyor.
Bir teknik direktör için kabul edilemez, çözümlenemez bir gerçeklik var ortada. Her neyse… Dokunup geçelim. Lozan’ın Türk tarihinde de, devletin tapusunda da çok önemli bir yeri var. Elbette futbol da önemli. Beşiktaşlı oyuncular, inat ve ısrarla formalarına sahip çıkıyor. Topyekün mücadele için disiplinle oynuyorlar. Rashica hem kanatta elinden geleni yaptı, hem de savunmada.
Ya ev sahibi? Onlar da çok disiplinli… Çalışkan ve çabuklar. Size maçı özetlemeye çalıştım. Gerçekten kaliteli bir mücadele söz konusuydu. Rashica’nın ilk yarıda attığı tek gole gelince… Beşiktaş orada elinden geleni yaptı. Bravo! İlk yarı bittikten sonra ikinci yarıdaki oyun akışını da merak etmeye başladık. Hemen söylemeli: Beşiktaş 1-0’lık önceliğine toz kondurmamak için çok çalıştı. Ancak Lozan da ısrarla hücum ediyor, Beşiktaş’ta yorgunluk da vardı… Maçın ikinci yarısı onlarındı. İstanbul’daki rövanş çok zor olacak. Taraftar desteği ile rakip konuklar üzerinde baskı yaratabilirler. Bakalım, ne olacak? Bilmiyoruz.
Feyenoorda Hollandada 2-1 kaybeden Fenerbahçe, Kadıköydeki rövanşta 41. dakikada 1-0 geriye düşünce toplam skor 1-3 olmuştu. Japon stoper Watanabe bomboş pozisyonda kafayla topu ağlara gönderdiğinde milyonlarca futbol severin, "Bu maç buradan dönmez" dediğine eminim! Çünkü o yıkıcı anlarda ben de aynı hissiyata sahiptim...
"İlk yarı berabere biter mi?" diye düşünürken Archie Brownun golü geldi. Hemen ardından En Nesyri indirdi, Jhon Duranın klas vuruşuyla her şey eşitlendi: 3-3. İrfan Can Eğribayatın Borgese geçit vermediği pozisyon turun adeta habercisiydi. Fred ve En Nesyrinin golleri Fenerbahçeyi tura çok yaklaştırdı. Watanabe yine boş pozisyonda kendisinin ve takımının ikinci golünü atsa da, Taliscanın vuruşu maçı 5-2 ile noktaladı.
Sizi bilmem ama bu maçtaki mücadele ve netice beni çok umutlandırmıştı. Kadıköyde 1-0 geriye düştükten sonra 4-1 öne geçip, 5-2 kazanmak herkese harika duygular yaşatmıştı.
Fakat Jose Mourinho, Göztepe deplasmanında hiç beklenmedik biçimde makarayı yeniden başa sardı! Oysa Feyenoord maçını kazandıran önde baskı oyunuyla devam etseydi bana göre Göztepeyi de yenerlerdi. İzmirde ilk ve tek isabetli şut, Taliscanın 90+2deki penaltı vuruşuyla geldi. Onu da Lis çeldi, maç golsüz bitti.
Benfica maçı öncesi umut kırıcı bir tablo vardı ortada. Feyenoord maçından sonra övgü yağdırılan Fenerbahçe ve Mourinho bir kez daha eleştiri oklarının hedefiydi. Bu ruh hali Benfica maçına olumsuz yansıdı. İlk yarıdaki oyun beklentilerin uzağındaydı. Takım ikinci yarıda toparlandı ve 71. dakikada Benficanın 10 kişi kalmasıyla çok büyük bir fırsat yakaladı. Ancak Mourinho bu dev fırsatı adeta çöpe attı...
Florentino 71de atılmıştı, Oğuz Aydın 77de, İrfan Can 86da oyuna girdi. Üç değişiklikle maçı bitirdi. Benfica eksildikten hemen sonra Oğuz, İrfan ve hatta İsmaili birlikte sahaya sürerek tempoyu artırsaydı netice farklı olabilirdi. Ancak Mourinho yine bildiğini okudu ve tıpkı Göztepe maçındaki gibi risk almaktan kaçındı, işini yine şansa bıraktı.
Peki Fenerbahçe, Lizbonda ne yapmalı? Kadıköyde üç merkez orta sahayla (Florentino-Rios-Barrenechea) oynayan Bruno Lage rövanşta 4-4-2ye dönerek Ivanovice çok büyük olasılıkla ilk 11de forma verecektir. Sezon başında Union SGden 23 milyon euroya transfer ettikleri Hırvat golcü önceki 4 maçta ilk 11de yer almıştı. Fenerbahçe rövanşında da yüksek ihtimalle Pavlidisle birlikte çift forveti oluşturacak. Florentinonun rövanşta cezalı olması bu olasılığı daha da artırıyor.
Bruno Lagenin 4-4-2sine karşılık Jose Mourinho 4-1-4-1e dönmeli diye düşünüyorum. Savunmada Semedo-Skriniar-Jayden-Brown. Savunmanın önünde Amrabat. Ortadaki dörtlü; solda Szymanski, sağda Oğuz, merkezde İsmail ve Fred. En uçta da tecrübesi ve fizik gücüyle En Nesyri olmalı bence.
Benfica orta sahada eksileceği için merkezde bir fazla oyuncuyla yer almak ve Browna göre orta kalitesi daha yüksek olan Szymanskiyi bu kez solda konumlandırmak Şampiyonlar Liginin kilidini açabilir.
Peki Mourinho diziliş ve kadroda herhangi bir değişiklik yapar mı? Maalesef buna hiç ihtimal vermiyorum. Aynı kadroya yine 3-4-1-2 oynatır. Oyunda gerekli riskleri almazsa yine kaderine razı olur.