25 Nisan günü Manisa’da geleneksel Mesir Macunu Saçma Töreni’nde gökten şeker yağdı. Macun yapma geleneği Türk kültüründe Orta Asya geçmişine, hatta şekerin bilinmediği zamanlara uzanıyor.
Gözünüzü kapatın; Ayasofya’nın kubbesini, Selçuklu portal süslemelerini ya da kaybolan Aziz Havariler Bazilikası’nın yüzyıllardır sisler ardına saklanan siluetini düşünün. Şimdi o sahnelerin önüne kırmızı ciltli, iri ebatlı bir albüm açın: Sayfalarda mimari ayrıntılar dantel gibi işlenmiş, suluboya renkler taşa can veriyor. İşte karşımızda Alexandre Marc Raymond (1872 İstanbul – 1941 Colombes) var; kimine göre oryantalist bir ressam-mimar, kimine göreyse Bizans ile İslam sanatları arasında kurduğu köprüde sessizce yürüyen bir kültür elçisi.
NATO Genel Sekreteri Mark Rutte henüz “baklayı ağzından çıkarmadı”. Ancak NATO kulislerinde bu konu artık yavaş yavaş yayılıyor, hatta matbuat ehli olarak bizlerin kulağına kadar geldi. Hollanda’nın Lahey kentinde düzenlenecek olan NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’nin bildirgesinin kuşkusuz en önemli maddesi savunma harcama kriterleri olacak.
En kötüsü ne biliyor musunuz? “Geleceğimiz” dediğimiz gençlerimiz, geleceğe yönelik umutlarını yitirdi.
“Demokrasi deneyimi hayatın ta kendisi gibidir; sürekli değişir, çeşitliliği sonsuzdur, bazen türbülanslıdır ve aslında zorluklarla sınandığı için daha da değerlidir”
Düzenli olarak gazete okumaya 1980’lerin sonunda İstanbul Şişli Lisesi’nde okurken başladım. O zamanlar sınıfa gazete getirmek teşvik edilen bir uygulamaydı. Ben de bayiden macenta renkli logosunu çok beğendiğim Milliyet gazetesini alır sınıfa getirirdim. Siyasetle ilgilenmediğim için doğrudan kültür sanat sayfasını açardım, köşe yazarlarına bakar ve ilginç dizi yazılarını merakla okurdum.
Trump, Beyaz Saray’ın bahçe sahnesine Müslüman, Hristiyan, Yahudi din adamlarını toplamış el sallıyordu. Gösterişli imzalarını hep kameralar önünde atıyor. “Arkanı seyirciye dönme” kuralına uygun, yüzü ve bedeni hep seyirciye dönük yaşıyor.
Yatırım fonlarında büyüme sürerken, hisse fonlarındaki para çıkışları hız kazandı. Borsada yalnızca birkaç sektör pozitif bölgede kalabilmiş durumda.
Yapay zekâ ile ilgili insanların en büyük çekincelerinden biri ‘işlerini kaybetmek’. Uzun zamandır düzenli şekilde altını çizmeye çalıştığım üzere bu ne yersiz bir kaygı, ne de bir korku filmi senaryosu. Yapay zekâ bazı işleri elimizden alacak ancak bunu yaparken istihdamı belli alanlarda büyütecek, yeni meslekler ve daha önce görülmemiş pozisyonlar açacak. Bu süreçte yapay zekâlı dünya ile hızlı entegre olanlar birkaç adım öne geçecek.