Siyasette tansiyon yüksek, art arda sıcak gelişmeler yaşanıyor. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e yönelik saldırıyla da gerilim pik yapmış durumda… Neyse ki bu son saldırı olayında iktidar ve muhalefet cenahında da liderler aynı refleksi anında gösterdi “saldırı Türk siyasetine yapılmış” diye tepki verdi, herkes lanetledi... Bu anlamda Özel’in olayın sıcaklığında yaptığı sağduyu açıklaması da son derece kıymetliydi... Ama daha sonrasında süren olayın nedenleri, saldırganın profili, güvenlik önlemleri ve koruma zafiyetine odaklı tartışmalara bakıldığında tam anlamıyla bir ideolojik körlük durumu olduğu da ortada. Birinin ak dediğine diğeri hiç sorgulamadan, soruşturmadan anında “Hayır, o kara” yanıtını veriyor. Ya da biri siyaseten yanlış dediğinde, hiç kimse bunun doğruluğuna, yanlışlığına bakmadan, “Tezgâhtır” diyerek savunmaya geçiyor, hatta umursamadan “Ama geçmişte de şu oldu” ya da “öteki de şunu yaptı veya yapmadı” diye pozisyon alıp olayın gazını almaya, kendi lehine çevirmeye çalışıyor. Yani siyasette, kişi ve kurumlar son zamanlarda sıklıkla yaşandığı gibi olayı değerlendirirken nesnel gerçekliği aramak yerine daha çok kimliklerinin, ön yargılarının, duygularının, psikolojik ve sosyal benliklerinin etkisiyle hareket ediyor yine. Evet bu geçmişte de vardı ama insanlar bugünkü kadar körü körüne savunma noktasında değillerdi. En azından arada bir de olsa “Eleştiriler ya da açıklamalar doğru mu, haklı mı acaba” diye merak ederlerdi. Şimdilerde ise doğruluğuna, yanlışlığına bakılmaksızın anında yalanlama geliyor. Ve hem siyasi taraflar, sözcüler arasında hem de sosyal medya platformlarında karşılıklı karalama ve kusur arama bombardımanı yaşanıyor. Hem de eskilerdekinin aksine çok kaba bir dil ve üslupla, hatta nefret boyutuna varan, birbirleriyle ilgili büyük şüpheler yaratacak ifadelerle...
? ? ?