Türkiye’de profesyonel yapılmayan mesleklerin başında menajerlik geliyor. Ailelerinden ve eğitimlerinden erken yaşta kopan futbolcular, kendilerini yönlendirecek “abi figürü”ne ihtiyaç duyuyor. Ama sorun tam da burada başlıyor: O rehberlik çizgisi, çıkarlar uğruna yönlendiren bir simsara dönüşebiliyor.
Son günlerde Galatasaray’ın milli oyuncusu Barış Alper Yılmaz üzerinden kopan fırtına, bende de menajerler hakkında bir yazı yazma dürtüsü doğurdu. Hemen baştan söyleyeyim bu yazıyı yazdığım saatlerde henüz Galatasaray lig maçını oynamamıştı. Dolayısıyla Barış’ın kadroda olup olmadığı, tribünden tepki alıp almadığı konusu bu yazının eksik kısmı olarak kaldı. Lakin asıl dikkatinizi çekmek istediğim konu zaten Barış değil, menajerlik sisteminin günümüz futbol ekosisteminde geldiği hal. Henüz Avrupa’ya açılma çağında olan, Milli Takım formasıyla büyük turnuvalarda kendini gösteren bir oyuncunun, menajeri aracılığıyla Suudi Arabistan’a gitme isteğinin, tek başına oyuncunun tercihinden fazlası olduğunu kabul etmemiz gerekir. Bu örnek, futbolun klasik bir sorusunu yeniden gündeme getiriyor: Menajerler oyuncunun geleceği için mi çalışıyor, yoksa kendi kazançları için mi?
Dünya futbolunun zirvesinde gördüğümüz Cristiano Ronaldo, Haaland, Mbappe gibi isimlerin her birinin kariyer hikayesinde, onları doğru zamanda doğru kulüplere yönlendiren menajerlerin rolü inkar edilemez. Aynı şekilde, erken yaşta parlayan ama yanlış tercihlerle sönüp giden nice oyuncunun hikayesinde de menajerlerin payı büyüktür.
Aramızda Mustafa Kapı’yı hatırlayan var mı? 14 yaşında Galatasaray A takım formasını giyerek en genç oyuncu ünvanını alan, Türk futbolunun büyük beklenti içinde olduğu Mustafa, 18 yaşında menajerinin “çabasıyla” Lille’e transfer olmuştu. Lille’de ancak alt takımda oynayabilen, ikinci sezonunda Adana Demirspor’un yolunu tutan, bugün İskenderunspor’un kadrosunda gözüken Mustafa hala genç, henüz 23 yaşında. Onu o gün Fransa’ya götüren kimdi bilmiyorum, çok önemi de yok. Zira günümüzde birçok menajerin hayali, altın yumurtlayan bir tavuk bulup bir an evvel kesmek. Tıpkı bugün Barış’ın içinde bulunduğu durum gibi.