Hakem konuşmayı sevmem. Lakin sonuca etki edecek, tartışılacak ve maçın önüne geçecek hatalar varsa susamam.
İlki; Onuachu’nun Skriniar’dan sıyrılıp Olaigbe’nin ortasında topu ağlara göndermesi. Karar faul gerekçesiyle iptal, oysa net gol.
İkincisi; Okay’ın orta alanda şuursuzca Kerim’in ayak bileğine yaptığı hamle. İlki kart sarı, VAR uyardı ihraç.
Kariyerindeki ilk derbisine çıkan MHK’nin yeni prensi hakem Ozan Ergün ve yardımcılarının gözlerine nasıl bir perde indiyse her kritik pozisyonda VAR devreye girdi.
49. dakikada En-Nesyri’nin şutunda topun kale çizgisini geçip geçmediği tartışması? Kararı yine VAR odası verdi.
MHK Başkanı Ferhat Gündoğdu’ya soruyorum; VAR’daki Davut Dakul Çelik ve sahadaki Ozan Ergün’ü böylesi önemli bir maçta bir araya getiren yapay zekanın neresindesiniz? Düğmeye siz mi bastınız? Parmağınız acıyor mu?
Maçın kaderini VAR belirliyor, hakem tansiyonun yükseldiği anda kriz çözemiyorsa bir sorun var demektir.
Temsilciye ve dördüncü hakeme yaka kamerası takmayı devrim sanan ey federasyon başkanı; şov yapmak yerine çipli top teknolojisini getirseniz, bu sanal tartışmalar yaşanır mıydı?
Maça gelince; Fenerbahçe’nin ön alan baskısıyla El Nesyri’nin ilk yarının son dakikasındaki bitirici vuruşu skoru belirledi.
İlginçtir bu da VAR incelemesinden geçti.
Trabzonspor Teknik Direktörü Fatih Tekke’nin yaptığı değişiklikler takıma enerji kattı. Visca ve Onuachu ile eşitliğe çok yaklaştı. Son ana kadar Fenerbahçe’nin yüreğini ağzına getirecek pozisyonlar üretti, çabası yetmedi. Net fikrim; bu mücadele ve fedakarlığın karşılığı yenilgi olmamalıydı.
Takımını 80 dakika eksik bırakan Okay kardeşim, seni günah keçisi ilan etmeyeceğim. Karakterini biliyorum. Ancak bu yaşta ders alıyorsan, kendini sorgula. Trabzonspor maçı tek farkla yitirdiyse parantezi yeni transferi kaleci Onana’ya açacağım. Uğurcan gitti diye endişe edenler rahat olsun. Gelen kiralık da olsa, Karadeniz ekibinin kalesi güvende görünüyor.
Tedesco’nun ilk maçı olduğu için bu mücadele F.Bahçe için çok önemliydi.
Çok fazla riske girmeden temkinli ve dikkatli oynadı Fenerbahçe. Yaratıcı değildi ama çok önemli olan üç puanı almasını bildi.
Fenerbahçe yeni hocası ile ilk maçına çıktı. Doğrusu sistemini, anlayışını bu maçta çözemedim. Hoş bu maç da kafandakileri hemen uygulayacak bir maç değil. Hoca da bunun farkında. Ama ufak dokunuşları dikkat çekti. Örneğin Szymanski sağ iç gibi oynarken o bölgede hem çabukluğunu hem de mücadelesini ortaya koyarak rakip savunmayı çok yordu.
Tabii gözler Kerem’in üstündeydi. Ben bu maçta çok şey beklemiyordum. Çocuğa her şey yabancı. Takımda kimseyi tanımıyor ve iki antrenmanla bu zor maça çıktı. Ama ilerleyen haftalarda gerginliğini atınca çok işler yapacağına eminim.
Özellikle kırmızı karttan sonra maçın gidişi çok net belli oldu. Kaleci Onana, Saviç ve Ozan çok direndi. Ama gole engel olamadılar. Fatih hocanın 10 kişi kaldıktan sonra Muçi’yi sahada tutmasını anlayamadım. Resmen 9 kişi oynadılar.
2. yarı ise maçın son bölümü hariç tamamen Fenerbahçe’nin üstünlüğü ile geçti. Ancak Fenerbahçe yaratıcı özelliklerini hiç bir şekilde ortaya koyamadı. Bu kısır futbolu yeni teknik direktörün acilen çözmesi gerekir.
Maçın yıldızı kesinlikle Onana. Müthiş top oynadı. Buram buram tecrübe o kadar belli oluyor ki. Fenerbahçe’nin kalecisi Ederson’u da unutmamak lazım. Belki dün çok iş düşmedi ama ben kaleciyim diye bas bas bağırıyor.
Onun dışında Fenerbahçe’de çıkıncaya kadar İsmail müthiş top oynadı.
Ve bir de son 10 dakika. Bir takım kalesinde gol görmek için bu kadar mı kaşınır? O kadar basit hatalar yaptılar ki resmen rakiplerine davet ettiler. İşte o anlarda ortaya Ederson çıktı. Yoksa facia geliyordu.
Trabzonspor bir eksik kalmasaydı; kalan bölümleri nasıl oynayacağı, karşılaşmanın nasıl biteceğini tahmin etmek o kadar zor olmasa gerek!
Zira Okay, kırmızı kart görene dek daha etkili oynayan, istekli olan, pozisyona giren taraf bordo-mavili ekipti.
Onuachu ile buldukları, VAR’ın uyarısıyla iptal edilen bir golleri vardı ki, sen gel de şimdi bu ligdeki hakemler ve de VAR’daki beyefendiler için bir şey yazma! Öyle ya bir değil, iki değil… Trabzonspor’un karşılaşmadığı bir durum değil.
Maçın hakemi Ozan Ergün, daha önce derbi yönetti mi emin değilim, yönettiğini tahmin etmiyorum, lakin VAR’da görev yapan beyefendinin adını ilk kez duyduğumu söyleyebilirim. Böyle bir derbiye böyle isimler, Allah akıl fikir versin!
Anladığımız, gördüğümüz acemi hakemler Trabzonspor’un maçlarına verilerek eğitilmeye devam ediliyor. Başka izahı yok bunun.
Lafı uzatmanın gereği yok, dünkü derbinin özeti şudur arkadaş:
Trabzonspor’un attığı buz gibi gol iptal edilerek önünü kesmekle kalmadılar, doğradılar, kolunu kanadını budadılar! Evet, sen gel de şimdi bu hakemlere güven!
O pozisyon gol sayılsaydı; 20’ninci dakikada Okay da atılmayabilirdi; oyunun seyri, akışı değişecekti çünkü. Bordo-mavili takım 10 kişi kaldıktan sonra tamamen savunmaya geçti, maçın son bölümleri beraberliği bulmak için uğraştılar ama…
Trabzonspor’a oranla kadrosu daha güçlü ve geniş olan, tribün desteğini arkasına alarak oynayan Fenerbahçe’ye karşı bir kişi eksik oynamak kolay değil. O anlamda Tekke’nin öğrencileri iyi mücadele etti, her biri canını dişine takarak oynadı.
Fazla da bir şey yazmaya gerek; maçın gidişatını, dahası maçın skorunu futbol değil acemi hakemlerin ve de VAR’da görev yapan beyefendilerin kararları belirledi.
En iyi özeti Trabzonspor’un çiçeği burnunda kaptanı Savic yaptı desek:
Bugün Türk futbolu mağlup oldu çünkü bugün sahada futbol oynanmadı. Çözülmesi gereken sorunlar artıyor Türk futbolunda. Sorumlu insanlar bu konuyla ilgili aksiyon almayacaksa işler her yıl daha kötüye gidecek.
Diş estetiğinde son yılların en çok tercih edilen materyallerinden biri zirkonyumdur. Doğal görünümleri, ışık geçirgenlikleri ve metal destekli porselenlere göre çok daha sağlam olmaları sayesinde birçok kişi bu tedaviyi tercih etmektedir. Peki, merak edilen soru şu: Zirkonyum dişler gerçekten kırılmaz mı?
İran’ın Zengezur Koridoru’na bakışı baştan beridir hep olumsuz oldu.
Kana doymayan, yayılmacı ve saldırgan politikalarıyla dünyayı bir savaşa sürükleyen Netanyahu hepten şuursuzlaşmış durumda. Kafasına estiğini, daha doğrusu İsrail’in eski Savunma Bakanlarından Moşe Dayan’ın 1967’de dediğini yapıyor ve “kuduz bir köpek” gibi her yere saldırıyor… Bu katile, katliamlara kim, nasıl dur diyecek ya da durdurulacak denildiğinde işaret edilen Trump’ı falan da takmıyor artık… Hatta emir komuta anlamında aralarında bir değişim var gibi. Daha önceleri ABD, İsrail’in yaptıklarını onaylamıyor ve engellemek istiyormuşçasına davranıp göz yumuyordu. İsrail’e saldıran olursa da onun yanındayım diyordu.
Türkiye, Cumhuriyet tarihinin en kritik virajlarından birisinden geçiyor.
Sultanlar Ligi’nin son şampiyonu VakıfBank, birkaç yıl önce projesine başladığı hatta meyvelerini aldığı Balkan adımını daha da resmileştirdi.
İnsanların yaptıkları işlerin takdir edilip ödüllendirilmesi güzel bir şey... Hâlâ ülkemizde önceden ilan edilen adaylar arasından halk oylamasıyla veya liyakat sahibi jüri üyelerinin seçimiyle ‘Yılın En İyileri’ni belirleyenler var... Ancak bu işi ticarete dökenler olduğu da yıllardır dillendirilen bir konu... Parası neyse verip, ‘Yılın En İyisi’ seçilenlerle ilgili gerçekler bir türlü gün ışığına çıkmıyordu.