LGS, YKS ve LABRİS Kategorisi için haberler
2025 Sınav Maratonu’na sayılı günler kaldı.Adaylarda heyecan dorukta, aileler, ”hayırlısıyla bitse de kurtulsak” modunda. Tedirginlik ise hat safhada. En çok da en iyi öğrenciler tedirgin.
2025 Sınav Maratonu’na sayılı günler kaldı.Adaylarda heyecan dorukta, aileler, ”hayırlısıyla bitse de kurtulsak” modunda. Tedirginlik ise hat safhada. En çok da en iyi öğrenciler tedirgin.
Dünya her gün biraz daha değişiyor ama değişmemesi gereken bazı temel dengeler var; toprak, su, hava... Her zaman söylediğim gibi toprak hasta, hava hasta, su hasta iken, sistem uyarı veriyor iken insan sağlığından bahsetmek mümkün değil. Bu sistemin görünmez kahramanları da şüphesiz ki arılar ve biyolojik çeşitlilik. Her yıl 20 Mayıs’ta kutlanan Dünya Arı Günü ve hemen ardından gelen 22 Mayıs Biyolojik Çeşitlilik Günü bu görünmeyen kahramanların aslında yaşamın tam merkezinde yer aldığını hatırlatıyor. Çünkü bir lokmamızın arkasında kocaman ekosistem var.
Hiç rahat durmuyor. Saha içinde bekleneni vermiş değil. En azından bu hayal kırıklığının yanına hüznü ve sessizliği koyup kulübünde ve taraftarlar nezdinde saygıdeğer bir kimlik sergileyebilirdi. Olmadı.
Çok Özel Biri, Fenerbahçe futbol takımını çalıştırmakta, hazırlamakta, oynatmakta adına ve tecrübesine uygun sonuçlar sağlayabilirdi. O da olmadı. Derbilerde de güler yüzlü, sevinç yaratacak başarıyı gösterdi mi? Hayır. Uğradığı yenilgilerden sonra davranış bozuklukları gösterdi.
Jose Mario dos Santos Mourinho Felix... Futbol dünyasında şok yaratan başarılarının sonrasında, günümüzde insanları hayal kırıklığına uğratan, üzen ve kızdıran inanılmaz yanlışlar sergiliyor.
Kariyerinin Türkiye bölümünde Fenerbahçe Teknik Direktörü olarak “tuhaflıklarıyla” hatırlanacak.
Dr. Taner Karaman’ın Gümüşhane Üniversitesi İletişim Fakültesi’ne sunduğu makalesine bakalım: Buruk’un burnunu sıkma: (BBC News 2025)“Galatasaray’ın Fenerbahçe’yi mağlup ettiği derbi sonrası rakip teknik direktöre yaptığı hareket, kimileri için “tahrik sebebi ile şiddet”, kimileri için de “açık bir aşağılama” olarak değerlendirildi. Karaman’ın, Butler’in bilimsel Performativite Kuramı’ndan (1990) yola çıkarak yaptığı yorum da şu: “Mourinho’nun bu hareketi sadece jest değil, kimliksel üstünlük, güç gösterisi ve alay içeren toplumsal bir performans olarak okunabilir. O anda Mourinho yenilgiyi bedensel bir iletişimle sahneliyor. Simgesel Şiddet, doğrudan fiziksel olmayan ama kültürel olarak “aşağılayıcı” bir hareket. Mourinho’nun bu hareketi, kamuoyundaki “soğukkanlı lider” beklentisiyle çelişiyor. Olayda duygusal emeğin sınırları aşılıyor.”
Fenerbahçe Teknik Direktörü, Galatasaray’ın “beşinci yıldız”, 25. Şampiyonluk eğlencelerine de laf atmakta gecikmedi: “Durum 2-0 iken kaleciye penaltı attırmaları bence onların nasıl bir insani boyutta olduklarını göstermeleri için harika bir görüntü oldu!” Tam anlamıyla laf ebesi örneği… Sonradan öğrendik: 2003’de Porto’da görevliyken kaleci Espirito Santo’ya kupa maçında penaltı attırmış, 7-0’lık şenliğe onu da ortak etmiş.
Her neyse… Fenerbahçe’nin bu “trajikomik” macerayı sonlandırması gerekiyor.
İstanbul ikinci altılısının ikinci ayağındaki Cucurellayı rakiplerine oranla bir adım önde görüyorum. Bu safkandan sonra Hera de Rosa ile Riyada şans tanıyorum. Günün sürprizi olarak üçüncü ayaktaki Zelucciyi tavsiye ederim. Herkese bol şanslı bir gün diliyorum.
ABD Başkanı Donald Trump ile Rusya Devlet Başkanı Putin arasındaki uzun telefon konuşması tüm dünyanın bir numaralı gündem maddesi oldu.
Fenerbahçenin tepeden tırnağa yenilenmeye ihtiyacı var. Yönetim, teknik direktör ve mevcut kadroya duyulan güven dibe vurmuş durumda. Huzursuzluk, umutsuzluk ve güvensizlik ise görülmemiş ölçüde zirvede...
Burada daha önce görüşlerini aktardığım, İsrailli tarihçi, siyaset bilimci ve yazar İlan Pappe, verdiği yeni bir demeçte, İsrail’in 1948’de başladığı ve iki kez tamamlamak üzere kolları sıvadığı, Filistinlileri Gazze’den tamamen sürüp çıkartma, bu toprakları da tamamen ilhak ederek İsrail’e katma işini bu kez tamamlamaya niyetli olduğunu söylüyor.
Yapay zekâ toplumsal alanları hızla dönüştürmeye devam etmektedir. Bu kapsamda en köklü dönüşüm işgücü piyasalarında ve dolayısıyla eğitim sistemlerinde yaşanmaktadır. Yapay zekâ teknolojileri meslekler ve iş pozisyonlarının gerektirdiği beceri setlerini hızla değiştirmekte, sonuçta bazı meslekler ve iş pozisyonları işlevsiz hale gelmektedir. Diğer taraftan yeni ortaya çıkan veya çıkacak iş pozisyonlarının gerektirdiği yüksek beceri ve yetkinliklerin çoğu zaman eğitim sistemlerinde bir karşılığı bulunmamaktadır. Dolayısıyla, bu dönüşümün istihdamda yol açabileceği yıkıcı etkilerin şiddetini eğitim sistemlerinin ve özellikle yükseköğretim sisteminin bu hızlı dönüşüme ne kadar hızda ve doğru bir şekilde cevap üretebileceği belirleyecektir.
Gazetecilikte en çok inandığım şey, fikri takibin gücüdür. Sadece bir haberi yazıp geçmek değil, o haberin topluma ne kazandırdığını izlemek, halkın sesini duyurmak, çözüm arayışlarına aracılık etmek... İşte bu nedenle siz değerli okurlarımızdan gelen her mesajı, her aramayı büyük bir dikkatle takip ediyorum.