Bazı haftalar vardır, gökyüzü adeta sizinle satranç oynar. Hamle üstüne hamle gelir; siz ise “Hangi taşı oynasam?” diye düşünürsünüz. Bu hafta tam da öyle bir hafta. Bir yanda özgürleşmek isteyen tarafınız “Ben zincirleri kıracağım” diye bağırıyor, öte yanda sorumluluklar “Dur, ayağını denk al” diyor. Siz hangisini dinleyeceksiniz?
Dört kez dünya şampiyonu olan Red Bull pilotu Max Verstappen, 2025 sezonunda yeniden zirveye oynuyor. Sezon boyunca araçtaki zorluklara rağmen pes etmeyen Verstappen, son iki yarışta aldığı galibiyetlerle puan farkını önemli ölçüde kapattı.
ABD Büyükelçisi Tom Barrack’ın densizlikleri bir tarafa, Trump’ın kendisi de ne dediğini zaman zaman bilmiyor gibi! 21 maddeli barış planı hazırlıyor; ama uluslararası şirketlerin Siyonistlerin Gazze’den güvenlik verilerini çalmasını önleme kararını iptal ettiriyor. Yani İsrail, Gazze’de telefonu veya bilgisayarı olan her bir kişinin ne yaptığını, nerede bulunduğunu takip etsin, nerede kalabalık, çoluk çocuk varsa öğrenip orayı bombalasın! Yeter ki Netanyahu, Filistin’i Filistinlilerden arındırma uygulamasına devam etsin.
Kene ısırması ile tetiklenen alfa-gal sendromu veya kırmızı et alerjisi nasıl gelişiyor gelin bir göz atalım.
Bugün dünya tarihine geçecek bir gün olacak.
Trump Gazze konulu toplantıda masaya 21 maddelik bir plan getirdi. Nihai plan, bundan sonra yürütülecek görüşmeler sonunda ortaya çıkarılmaya çalışılacak. Toplantının en önemli çıktısı olarak Trump’ın zorla yerinden edilmenin kabul edilemeyeceği noktasına getirilmiş olması gösteriliyor.
Fenerbahçe, ligde ve Avrupa’da aldığı kötü sonuçların ardından dün Antalyaspor karşısında elde ettiği galibiyetle rahat bir nefes aldı. Gelgelelim sarı- lacivertlilerin, özellikle ilk golün geldiği 65. dakikaya kadarki oyunları tatmin etmedi. Evet; Fenerbahçe rakip kaleyi baskı altına aldı, pozisyonlar buldu ama futbolu yine temposuz ve durağandı. Ne hücumu ne de savunmayı doğru dürüst becerebilen, ilk yarıda ayaklarına gelen bir kontratak ile yakaladıkları pozisyon dışında Fenerbahçe yarı sahasına geçmeyi neredeyse hiç düşünmeyen ve kendi yarı sahasında da geniş alanlar bırakan rakip karşısında her zamanki gibi durarak oynayan, statik bir Fenerbahçe vardı. Üstelik çok fazla da top kaybı yaptı sarı- lacivertliler. Özellikle de Kerem Aktürkoğlu. Çok fazla geriye gelen ve yine tam anlamıyla göz dolduramayan Talisca da bu anlamda ona eşlik etti. Orta sahada İsmail Yüksek başarılı bir performans sergiledi. Marco Asensio da oldukça iyi işler yaptı.
65’teki penaltı golünden sonra hem mental olarak rahatladı Fenerbahçe hem de Antalyaspor rakip sahaya geçmeye başladığı için doğal olarak oyun anlamında da daha efektif bir görüntü sergiledi. Sonuç olarak da iki gollü bir galibiyetle sahadan ayrıldı.
Fenerbahçe’de birtakım sıkıntılar söz konusu. Sarı- lacivertlilerde yeni bir başkan ve yönetim iş başına geldi. Eski yönetimin getirdiği Domenico Tedesco’nun geleceği belirsiz. Başta Aykut Kocaman olmak üzere teknik direktörlük için birtakım isimler dile getiriliyor. Böyle bir ortamda futbolcuların motive olmalarında da sıkıntılar yaşanabilir. Esasen var olan sıkıntının yansımalarını da görebiliyoruz. Yeni bir başkan ve yönetim gelmesine rağmen beklenilen oranda bir enerji gerçekleşmedi. Antalya maçında tribünlerde gördüğümüz boşluklar da bunun yansımasıydı.
Son olarak Antalyaspor’un futboluna değinmek istiyorum. Yukarıda da belirttiğim gibi ne hücumu ne de savunmayı doğru dürüst becerebildi kırmızı- beyazlılar. Sahada futbol adına ortaya hiçbir şey koyamadılar. Aslında ligimizin kalite durumunun da bir göstergesi bu. Avrupa’nın önemli futbol ülkelerinde bırakın en üst ligleri, bir alt liglerde bile takımların bir futbol, bir mücadele standartları var. Bizim ligimiz, birkaç takım dışında bu standardın çok uzağında. Böyle olunca Avrupa’da istenilen sonuçlar da alınamıyor doğal olarak!
İŞKUR’un ağustos ayı verilerine göre 2025 yılının Ocak–Ağustos döneminde Türkiye İş Kurumu’nun (İŞKUR) aracılığıyla tam 1 milyon 19 bin kişi işe yerleştirildi. Rakamın büyüklüğü dikkat çekici. Bu rakam işgücü piyasası açısından önemli bir başarı göstergesi.
Soykırım ve savaş suçlarından hakkında tutuklama kararı olmasına rağmen BM Genel Kurulu’nda konuşturulan katil Netanyahu’yu içeride, dışarda herkes lanetledi… Bugüne kadar kınamanın ötesine geçmeyen BM’ye de tepki oldu... İnsan olanın bebekleri, çocukları, kadınları katleden bir caninin pervasızlığına duyarsız kalması beklenemezdi zaten... Ama BM kararıyla Netanyahu’nun durdurulması, İsrail’i Gazze’den çıkarmanın mümkün olmadığı da ortada... BMGK’nın yapısı itibarıyla böyle bir beklenti içine girmek dahi anlamsız... ABD olduğu müddetçe BMGK’dan İsrail’e yönelik herhangi bir yaptırım kararı çıkmaz, çıksa bile uygulanmaz... Yoksa normal şartlarda BM’nin böyle bir insanlık suçunun işlendiği bölgeye çoktan müdahale etmesi gerekiyordu... Bu olmadığı için de ırkı, dini ne olursa olsun dünya halkları ayakta zaten...
Fenerbahçe “yüksek” hakimiyet kurduğu, rakip kaleyi şut bombardımanına tuttuğu, kalesinde sadece bir pozisyon verdiği karşılaşmayı biri penaltıdan olmak üzere 2-0 gibi çok düşük bir skorla tamamladı.
Maçta Fenerbahçe’nin hücum hattını oluşturan En Nesyri ¾, Talisca 24, Nene 23, Asensio 13, Kerem 22 şut isabeti ile oynadılar.
Antalyaspor kalecisi Julian da 9 net kurtarışla tamamladı.
Bir karşılaşmada daha fazlası olur muydu?
Birçok takımın çok daha azı ile daha yüksek skor ürettiğine şüphe yok kuşkusuz, o zaman da elbette böylesine bal yapmayan bir çaba göze batmıyor, tribünleri dolduran taraftarlar da 80. Dakikadan itibaren oturdukları koltukları terk ederek, metrobüs, Marmaray, otobüs, minibüs derdine düşüyorlar.
Fenerbahçe’nin baskılı bu oyununa Antalyaspor çok katı bir savunma yerleşimi ile karşılık verebildi.
Aslında birçok karşılaşmada görüldü ki topu Fenerbahçe’ye bırakıp, hızlı hücumlarla sonuca gitmek rakipleri için tutan bir taktik; özellikle bu sezon.
İlk yarının son bölümünde neredeyse de başarılı oluyordu.
Ederson’un kale önünde büyümesi Antalyasporlu oyuncuyu çaresiz bırakırken top Semedo’ya çarpıp kaleye yönelmişti ki çizgiye yakın bir yerde bu sefer Jayden imdada yetişti ve kornere attı.
Sezon ortalaması düşünüldüğünde aslında bu golü yemesi gerekiyordu Fenerbahçe’nin.
Tedesco, Fred, İrfan Can ve Szymanski’yi kulübeye çekerek doğru bir kadro çıkardı.
Çok daha diri oyuncularla sahaya çıkmak Fenerbahçe’nin önceki karşılaşmalara göre mücadele gücünü yükseltti.
İsmail’in tek başına tüm orta alanı kapatarak buradaki tüm toplara müdahale etmesi ve özellikle ikinci yarı dikine rakip kaleye doğru atak fazını başlatması takımın boyunu kısaltarak Antalyaspor kalesine doğru yaklaşmasına yardımcı oldu.
İsmail, Mourinho döneminde ilk on bir oyuncusu olma özelliğini kaybetmişti. Bu durum oyuncunun ister istemez form durumuna da etki etmişti.
Tedesco ile tekrar formasına kavuşması sonucunda takımın en kritik oyuncusu haline geldi.
Dünkü “yüksek” performanslı oyunun en önemli aktörünün İsmail olduğunun taraftar da farkına varmıştı ki kenara gelirken ayağa kalkarak alkışlarla uğurladılar futbolcuyu.
Fenerbahçe neden kolay sonuç üretemiyor?
Bu sorunun cevabını teknik direktörde mi yoksa oyuncu performansında mı aramak gerektiği konusunda ben hala arafta durduğumu belirtmek istiyorum.
Takım oyun kurmaya hazırlanırken tüm hücum oyuncularının kaleye sırtlarını dönerek pas beklemeleri bir teknik direktör planı mıydı?
Veya,
Özellikle savunmadan çıkarken cesaretle adam eksilten oyuncuların rakip ceza sahasının etrafında sürekli yan paslarla boş alan yaratmaya çalışmaları, olmazsa yine ortalarla rakip kaleye doldur boşalta yönelmeleri de Tedesco’nun bir tercihi miydi?
Fenerbahçe’nin böylesi bir maçta 330 isabetli orta ile oynaması gerçekten inanılır gibi değildi.
Bu, Alanyaspor karşılaşmasında 726, Kasımpaşa maçında da 318’di.
Bir ekleme daha yapalım; başta sayısal olarak konuştuğumuz yüksek şut sayısının bir nedeni de ceza sahasına girmeye teşebbüs etmeden oyuncuların telaşla kaleye göndermeye çalışmalarıydı.
Özellikle Talisca hep aynı yerlerden ve yine benzer şekillerde şut çekmeyi sürdürdü.
Tek farkla bu sefer penaltıyı kalecinin sağına vurdu ve gol oldu.
Fenerbahçe penaltı kazandığı pozisyonda ceza sahasına girmeyi, ikinci golde de çizgiye inmeyi zorladığı için rakibin savunmasını dağıttı.
Bunun dışında maçın genelinde hep yerleşik bir savunmaya karşı gedik aradı durdu.
Farklı olanı deneme skoru ve sonucu değiştirdi.
Şu bir gerçek ki sezon Fenerbahçe adına hiç kolay başlamadı.
Takımın hala eksikleri var; Alvarez’in sakatlıktan dönmesiyle birlikte Asensio’nun orijinal yerine geçeceğini tahmin ediyorum.
Bu oyun planında ve oynama şeklinde değişiklikler yaratacaktır.
Oyuncuların form seviyelerinin yukarı çıkması da elbette ilerleyen haftalarda daha farklı bir Fenerbahçe izlememizi mümkünü hale getirecektir diye bekliyorum.